Kıllıoğlu Hüseyin Efe

10 Kasım 2009 by M ü z i K ü l t ü R
Paylaş
Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Çine’nin Tatar Memişler köyünde dünyaya gelmiştir. Annesi Yağcılar köyünden Fadimedir. Babası Tatar Memişler köyünden Bekir oğlu Hüseyidir. Yörük aşiretlerinden olduğu söylenir. Çocukluğunda keçi çobanlığı yapmıştır. İnce uzun boylu, buğday tenli ve sert mizaçlı, haşin olduğu kadar cesur davranışları gençliğinde dikkati çeken vasıflardı. Küçük yaşta iken babası öldüğü için bir köy düğününde ağabeyi İbrahim öldürülünce, katilini bulmak ve intikam almak için dağa çıktı. Katili bulamadı ama oğlunu bularak onu öldürdü. Askerden kaçıp gelen kardeşi Mehmet ile birlikte oldu. Hiç askere gitmedi.

Osmanlı Devleti’nin son yılları savaşsız geçmediği için askerlik çağı gelenler ya ortadan kayboluyor yada bir yolunu bulup askerden kaçıyorlardı. Kardeşleri yanında olduğu halde Çine köylerinden topladığı zeybeklerle dağları mekan tuttu. İnsan öldürdü. Adam kaçırdı ve soygunlar yaptı.

Yörük Ali Efe gibi, Alanyalı Molla Ahmet Efe’nin yanına sokuldu. Yörük Ali Köse Alanı köyünden Süleğin İbrahim ile birlikte başvuru yaptıklarında Molla Ahmet’in zeybekleri “mektep mi açtık parmak emen çocuklar kızanlığa başvuruyor” şeklinde alay etmişlerse de , Molla Ahmet Efe, “ Ali benim yanımda kalacak, şahin olacak bahadır olacak “ diyerek alıkoymuştur. Yörük Ali ilk gecesini geçirdiği dağda Yağcılar Köyünden Kıllıoğlu Hüseyin ile tanışmış ve arkadaşlığı pekişmiştir.


Kıllıoğlu Hüseyin ve Yörük Ali dostluklarını ilerlettiler. Yanık Halil İbrahim Efenin zeybeklerinden olan Çakır Yusuf, Muğlalı Kör Ali ve Yatağanlı Salih ile birlikte; Alanyalı Molla Ahmet Efeyi kızanları ile birlikte ortadan kaldırmak için tuzak kurmuşlardı. Kurdukları tuzak kendilerine mezar oldu.Sonunda üçü de Yörük Ali tarafından öldürüldüler. Yörük Ali’nin cesareti, zekası atıcılığı kızanlar arasında ön plana çıkmış ve Alanyalı Molla Ahmet Efenin baş kızanı olmuştur.

Alanyalı çetesi bu olaydan sonra biraz daha güçlenmiş ve Muğla dağlarında ün kazanmış oldular.

1916 yıllarında Kavaklıdere Karakolunun jandarmaları, Alanyalı çetesinin tutum ve davranışları engellediği için aldıkları karar uyarınca, bir gece Kavaklıdere Karakolunu bastılar.

Baskında, Ödemişli Mehmet karakol çavuşu tarafından vurulup öldürüldü. Çetenin reisi Alanyalı Molla Ahmet Efe’de ağır yaralandı. Kızanlar Kavaklıdere Karakol çavuşunu öldürdüler ve dağlara çekildiler. Alanyalı Molla Ahmet Efe aldığı yara nedeniyle ölmeden önce topladığı kızanlarına vasiyette bulundu. Henüz 20 yaşına gelmiş bulunan Yörük Alinin baş kızan olması nedeniyle onun emrinde bulunmalarını istemişti. Nitekim Molla Ahmet Efe öldü Yörük Ali de EFE oldu.

Bir müddet Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin dağlarda dolaşmışlarsa da, Habibin Ali ve Kıllıoğlu Hüseyin kadrodan ayrılarak kendi başlarına çetelerini kurdular…

Yörük Ali Efe’nin yanında ;

( Süleğin İbrahim – Çavuşoğlu Mehmet- Yavuzköylü Hacı Mustafa- Nazilli yöresinden Yörük Hasan Ali ve Çakır Mehmet kardeşler – Aşık Şakirt – Kınalı Dokuz )

Kıllıoğlu Hüseyin çetesinde ;

( Kör Ahmet – Gülbayram – Sağırın İbrahim –Yağcılardan Çolak Ahmet – Kuruköylü Ahmet ) bulunuyordu.

Nazilli Jandarma Karakol Komutanı Asteğmen Fethi, her iki efenin peşine düşmüş takip üzerine takip yapıyordu. Jandarmalar efelerin kızanlarını pusuda yakalayıp öldürdüler. Fethi Bey. Kıllıoğlu Hüseyin çetesini Camızağılı Köyü civarında pusuya düşürüldü. Tahtacı kızanını jandarmalar öldürdü. Kıllıoğlu Hüseyin de sol elinden yaralandı.

Nazilli Jandarma Komutanını, Yörük Ali Efe bir kez Kavaklı köyü yakınlarında pusuya düşürmüşse de öldürmedi. Bu durumu anlayan Fethi Bey, efelerin dağdan inmelerini kendilerini af ettiğini bildirmiştir. Yörük Ali Efe düze inmiş ve Kıllıoğlu’nun da inmesini istemiştir. Asteğmen Fethi Bey ; Yörük Ali Efenin üvey babası aracılığı ile ;

“Yörük Alinin düze inmesini hatta gücü yetiyorsa diğer zeybekleri de indirsin. Memleket iyi günler geçirmiyor. Sıkıntı içerisindedir. Hiçbir hakkında takibata geçilmeyecektir İstedikleri yerlerde oturacaklar. Silahları ile birlikte dolaşabilecekler. İsterlerse eşkıya takibinde jandarmaya yardımcı olsunlar ”. diyerek haber göndermiştir.

Kıllıoğlu Hüseyin dağdan inmeden önce kendisini ihbar eden ve elinin yaralanmasına sebep olana Eski Çineli Şakir’i öldürdükten sonra düze inmiştir.

Fethi Bey’in tayini çıktıktan sonra Nazilli Jandarma Komutanlığına Arap Yüzbaşı Nuri Bey atanmıştır. ( Fethi Bey İnönü Savaşında şehit olmuştur )

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, iyi silah kullanan birisi olarak biliniyor. Bazı anlatımlara göre havaya atılan bir cevizi mavzer silahı ile havada vurabilen, 100 metre uzaklıkta olan bir tavuğu tabanca kurşunu ile vurabilen bir efe olarak vasıflandırılıyor. Gözünü budaktan esirgemeyen soğukkanlı cesur olarak tanımlanıyor.

Fethi Bey’in uyarısı üzerine dağdan indikleri için artık Çine dağlarında ve köylerinde yaşamını devam etmektedir Hüseyin. Çine’ye yakın Yağcılar köyündedir. Kızanları da yanındadır. Ara sıra Çine’ye indiğinde handa kalmaktadır. Atları ve kızanları da vardır. Hana gelen gidenlerle konuşur sohbet ederler. Hükümet adamları da gelir görüşürler. Akşam olunca köylerine dönerler.

1919 Mart aylarında Kıllıoğlu Hüseyin Efe Kuru Köyden Hacı İbrahim’in kızı Fatma ile evlenir. Yağcılar köyünde bir hafta süren düğün merasimi yapılır. İçkili sofralar kurulur. Yarışmalar yapılır. Yörük Ali Efe’de bu düğünde en itibarlı kişi olarak ağırlanır.

Bir ay sonra, Nazilli Jandarma Komutanı Arap Yüzbaşı Nuri’nin de Nazilli’de evlenme töreni vardır. Her iki efe bu düğüne davetlidirler. Çine Yağcılar Köyünden Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Yörük Ali Efe ile buluşarak Nazilli’ye kızanlarıyla beraber girmeye karar verdiler.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Asaf Gökbel ve arkadaşları tarafından Çine’den uğurlandılar. Ertesi günü Çine’ye gelen haberler kötü idi. Geceleyin Dalama yöresinde pusuya düşürülen Kıllıoğlu ve arkadaşları don – gömlek bırakılıncaya kadar silahları dahil soyuldular.

A.İhsan Gürcan’ın Çiğdem Bayrak’a anlatımına göre ;

“ …. Kıllıoğlu Hüseyin Efe ( Kuru Köylü Mehmet- Sağırın İbrahim – Çolak Ahmet – Ovacıklı Süleyman –Kör Ahmet ve Arap Ali’den oluşan adamlarıyla Arap Yüzbaşının düğününe giderken yolda Çalı kakıcı Kara Durmuş Ali ve kızanlarının pususuna düştüler. Kara Durmuş hepsini soydu. Paralarını aldı.

Bu olaydan sonra Kıllıoğlu Hüseyin Efe, kendini soyanları bulmak için köylerde zulme başladılar. Yörük Ali Efe’de suçun faillerini bulmak için çok uğraştı. Tekrar dağa çıktılar. .. ”

Ayni olayı Asaf Gökbel “ Milli mücadele’de Aydın “ eserinde başka bir bakış açısı ile anlatmaktadır.

“…. Kıllıoğlu arkadaşlarıyla zifiri karanlıkta Kavaklı’ya doğru giderlerken Dalama köyü altında pusuya düşmüşler. Bu pusunun kimler tarafından kime karşı ve ne maksatla kurulduğu belli değil. Kıllıoğlu’nun o günlerde oradan geçeceğini kimse bilmiyor.Kıllıoğlu başkası için kurulan bu tuzağın içine düşmüş, başkasının ateşine yanmıştır. Hepsi atlarından indiriliyor. Hepsinin silahları alınıyor. Üzerlerinde ne kadar elbise, silahlık gibi giyim kuşam varsa soyuluyorlar. Bir don bir gömlek bırakılıyor. Soyguncular kendilerini tanıtmadan ve hiçbir iz bırakmadan karanlıkta savuşup gidiyorlar.

Böyle aptalcasına ve çırılçıplak bir soyulma akıllarının alacağı iş değildir.Dalama’ya yakın köylerden bir eve girerek Yörük Ali Efeye haber gönderiyorlar. Atını atlayan Efe kızanlarıyla felaketzede arkadaşlarını imdadına koşuyor. ”

Bu olaylar sonrası , günahsız birkaç kişi Kıllıoğlu Hüseyin tarafından öldürülüyor.

Yörük Ali Efe ile birlikte “ BİZİ KÖYLER OVALAR PAKLAMAZ “ diyerek Madran Dağlarının yollarına düşüyorlar. Zeybeklik yeniden başlıyor. Nazilli, Yenipazar, Çine köylerinde köylüler korku ve heyecan içindedirler.

İzmir Yunan işgal kuvvetlerince işgale uğrayınca, Aydın’daki bazı kişiler Çine’ye gelmişlerdi. Asaf Gökbel’de bunlardan biri idi. Yunan’a karşı mücadelenin nasıl olacağı yönünde düşüncelerini açıklayacakları yer ve zemin aramakla meşgul bulunuyorlardı.

Zenginler ve ağalar mücadele yanlısı değillerdi. Çine kaymakamı Kamil Bey, Ceza Hakimi Avni Bey, İsmail Hakkı adında bir savcı ve genç bir Jandarma Subayı, asayiş bakımından güçlük içindelerdi. Belediye Başkanı Hafız Hidayet Efendi ( Eroğlu ) Manifaturacı Kadıköylü Mustafa Çavuş, Çaltılı Mustafa Efendi Çine’nin güvenilir isimleri idiler.

İşgal haberleri üzerine, jandarmalardan, askerlik şube askerlerinden ve Çine’de bulunan askeri alaylardan pek çok askerler kaçarak memleketlerine gitmişlerdi.

Ulusal amaç doğrultusunda, asker toplamak ve savaşa hazırlamak kolay değildi. Silahını iyi kullanabilen ve güvenilen, eşkiyalıkta ün yapmış Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe gibi kimselere ihtiyaç doğmuştu. Kızanları bu efelerin emrinde idiler.

20/25 Mayıs 1919 tarihinde bu efeler kızanları ile birlikte dağdan inerek Yağcılar köyüne gelip yerleşmişlerdi. Onlarda Yunan’a karşı mücadele etmek arzusu içindelerdi.

57 Tümen Kumandanı Albay Şefik, bu yiğit efelerden yararlanmak istiyor ve çareler düşünüyordu. Onlarla temas etmek için Lavazım Yüzbaşı Ahmet Beyi görev vermişti.

Yağcılar köyündeki Kıllıoğlu Hüseyin Efenin evi bir şekli ile efelerin ve zeybeklerin karargahı durumundadır. Asaf Gökbel’in evi de Çine’de genç subayların çalışma mekanı durumundadır. Faik – Zekai- Necmi – İsmail Hakkı – Asaf Gökbel devamlı olarak görüş alışverişlerindedir.

30 Mayıs 1919 günü, Teğmen Zekai (Kaur),Asteğmen Necmettin ( Aydınalay ) ve Memduh Beylerle birlikte Asaf Bey Yağcılar köyüne gitmişlerdir. Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile görüşmüşler ve Teğmen Zekai, İzmir’de yaşanan durumu anlatmıştır. O günlerde Yörük Ali Efenin Kavaklı köyü de Yunan işgaline uğramıştır.

Ünal Türkeş “ Kurtuluş savaşında Muğla ” isimli eserinde Yağcılar köyündeki durumu şöyle anlatmaktadır.

“… Yağcılar’a çekilmiş bulunan efeler Muğla’ya giden Aydın göçmenlerini rahatsız etmekten başka bir işle uğraşmamaktadırlar. Özellikle Çine’li Kıllıoğlu baş olarak gözüktüğü gurubun patavatsızlığını en ileri çizgilere kadar götürmekte, Kozalaklı Efe yalnız öldürmeyi düşünmektedir.

Yörük Ali Efe hepsinden gençtir. Ötekilerine oranla daha sessiz, söylenenleri dinler ve bakışlarıyla çok kutsal girişimlerle dolu geleceğini düşler gibi idi… ”

Efelerin karargahına gidip gelmeler sıklaşmıştı. Son gidişte, Topçu Yedek Asteğmen Necmettin ( Aydınalay ) “…Bizde para, silah, cephane çok Eğer bizimle beraber gelir ve Yunan’a karşı savaşırsanız terazinin bir kefesinde silah ve para diğer kefesinde siz olacaksınız. Bütün cezalarınız affolacak. Üstelik yapacağınız hizmetler karşılığı madalya ve rütbe verilecek ..

Efeler yarı şaşkın ve ürkek bakışlarıyla,

- Peki biz ne yapabiliriz ?

- Bir baskın yapacağız. Düşmana Türk’ün varlığını göstereceğiz.

- Fırka Komutanlığının da bizimle beraber olduğuna anlamak istiyoruz…

Kendilerine yanlarında götürdükleri bombaları ve cephaneleri göstererek, isterlerse komutan Albay Şefik Beyle görüşebilecekleri söylenir. Efeler artık inanmışlardır.

- O halde aranızda görev bölümü yapın , bir başkan seçin

Kıllıoğlu atılır

- Kozalaklı olsun…

Kozalaklı itiraz eder

- Olmaz olamam, sen ol…

Kıllıoğlu Hüseyin Efe bir benzetişle yanıtlar bu öneriyi :

- Çingeneye beylik vermişler de önce babasını kesmiş.

….. sonunda, Yörük Ali genç olmasına hepimizden genç. Tecrübesi bizden daha az. Fakat biz kendi aramızda karar verdik. Hepimizden akıllı, düşünceli ve iyi silah atan YÖRÜĞÜ KENDİMİZE BAŞ SEÇİYORUZ… ”

Kurtuluş Savaşımızda Yunan’a karşı kurulan ilk Kuva_yı Milliye müfrezesi işte budur. Çetecilik bitmiştir. Milli Mücadele başlamıştır. Müfrezenin adı konmuştur.

YÖRÜK ALİ EFE MÜFREZESİ .

5 Haziran 1919 gecesi, o tarihlerde Çine dışında bulunan bugün şehir içerisinde

kalan Çine Askerlik Şubesi (Ahzı asker şubesi dairesine) şimdiki ismi ile Çine Kuva-yı Milliye Müzesi binasına Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efenin Yüzbaşı Ahmet ile birlikte geldikleri Albay Şefik bey’e bildirilir.

Albay Şefik Bey o günü şöyle anlatmaktadır.

“…. Odadan içeri girdiğim zaman ikisi bıyıklı, ikisi bıyıksız üçü zeybek elbiseli, biri sivil elbiseli dört delikanlı berayı hürmet kıyam ettiler.. Tüfekten başka rovelver, kama, fişeklik üzerlerinde tamam. Birisi tüfeğinin kundağını gümüş pullarla işletmişti……

23 yaşında yakışıklı, levent tavırlı olan delikanlı Yörük Ali Efe imiş. Kıllıoğlu Hüseyin Efe sağlam gergin yüzlü, kara kaşlı levent tavırlı bıyıkları terlemiş ayni yaşlarda bir delikanlı idi . Diğer efe Hüseyin efenin baş kızanı imiş. Sivil olan Aksekili deli Mehmettir.

Pencereden dışarıya baktığımda binanın açıklarında sessiz, sedasız bir vaziyete mütecessiz nöbetçilerin varlığını hissettim. Bunlar zeybek usulünce reislerinin emniyetini temin eden nöbetçilerdi. …”

5/6 Haziran 1919 gecesi kurulan ve görev alan Yörük Ali Efe müfrezesi içerisinde

Kıllıoğlu Hüseyin Efe söz sahibi efelerden biri idi. O gece Çine’den yola çıkarak Dalama üzerinden Donduran köyüne kadar gittiler. Yollarda zeybekler, kızanlar topladılar. 17 kişi olarak çıkanlar Malgaç Baskını yaptıkları gecede 60 kişi idiler.

Baskında, Kıllıoğlu Hüseyin Efeden başka Çineli ;

Kuruköylü Ahmet – Evciler Köyünden Sağırın İbrahim – Yağcılar Köyünden Kör Ahmet – Yağcılar köyünden Çolak Koca Ahmet – İbrahim Kavağı köyünden Tahtacı Memiş de bulunuyordu.

Baskın düzeninin şekline göre sol kanatta Kıllıoğlu Hüseyin Efe bulunuyor, güvendiği 5-10 adam yanındadır. Dere kenarından aşağıya doğru sarkarak sipere yerleşen ve İLK SİLAHI PATLATAN Hüseyin Efedir. 20 Yunan askeri öldürüldü. Sadece Tahtacı Memiş yaralanmıştır.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, 27 Haziran 1919 günü 57. Tümen kumandanı Albay Şefik başkanlığında Milis ve Askeri kumandanlarla birlikte Menderes Köprübaşı toplantısında Yörük Ali Efe ile birlikte bulunmuş hazırlanan “ Aydın Savaş Kararı ” altında imzası bulunmaktadır.

Menderes Köprübaşındaki Milis Kuvvetleri olarak emirlerinde Çine Gönüllü Birlikleri adı altında 60 kişilik kuvvetleri vardır. İlk işgalden kurtarışta savaşmış ve Yunan Ordusunu Aydın’dan 3 günlüğüne kaçırtmıştır. Yunan ordusu çok daha güçlü olarak saldırıya geçtiğinde Gölhisar yönünde çekilerek önce köprübaşına sonrada Çine’ye dönmüştür. Umurlu Cephesi kurulduğu sıralarda Yörük Ali Efe Karargahı Çine’den Dalama’ya aktarılmıştır. Toplanan gönüllüler eğitildikten sonra Milli Aydın Alay emrine sevk edilmişlerdir.

Muğla’da siyasi gelişmeler nedeniyle, Yörük Ali Efe’nin kalbini kazanan Hazma Bey, 13 Kasım 1919 günü Yörük Ali Efe ve 75 zeybeği ile Muğla’ya gelir merasimle karşılanırlar. Yörük Ali Efe Hazma Beyin kardeşi Bekir Ağa’nın köşkünde ağırlanır. Ula’ya gittiği günlerde ise Hazma Beyin köşkünde kalır. Bu gelişmelerden rahatsız olan Ragıp Bey bu kez Demirci Mehmet Efe’den yardım ister.

Demirci Mehmet Efe askeri ve milis kuvvetleri olarak 200 kişilik bir güç ile Yatağan’a gelir. Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin Muğla’yı Denizli yolu üzerinden terk etmesini ister. Silahlı çatışma çıkmadan bu gerçekleşir.

Efelerimiz 3 Nisan 1920 günü tekrar 100 kızanı ile birlikte Muğla’ya gelmişlerdir.

Bu gelişlerinde Yörük Ali Efe yine Bekir Ağa köşkünde ağırlanmış Kıllıoğlu Hüseyin Efe ise Şerif Efendi’nin evine misafir edilmiştir. Kızanların çokluğundan dolayı Muğla halkı rahatsızdır. Sabahtan akşama caddelerde kuş avlamaktadırlar. Hüseyin Efe misafir edildiği evin kızı Güzide hanımı eş edinmek istemiştir. Babası bu tehlikeyi sezdiği için yalancıktan cephedeki askere nişanlamışlardır.

57. Tümen Kumandanına Muğlalıların vaki olan şikayetleri üzerine 20 Nisan 1920 günü Muğla’ya gelmiştir. Durumu yerinde inceleyince Yunan kuvvetlerinin Aydın’ı terk ederek gidecekleri yolunda haber uydurmuşlardır. Bunun sonucu olarak her iki efe 24 Nisan 1920 cumartesi Muğla’dan ayrılmışlardır.

13 Haziran 1919 günü Çine’de Ulusal direnişe kalkmak ve silaha sarılmak için “ ÇİNE HEYETİ MİLLİYESİ ” kuruluyor.

Başkanı , Kadıköylü tüccar Mustafa Efendi

Üyeler : Belediye Başkanı Hafız Hidayet ( Türkoğlu )

Çaltılı Molla Hasan oğlu Hasan

Dereli köyünden Molla Emin ve Molla Mehmet

Çine Redif Tabur kumandanlığı yazmanı emekli Cemal

Borçlar İdaresi kontrol memuru Nuri Bey

Ziraat Bankası memuru İbrahim Etem

Aydın Vakıf müdürü Ahmet Bey

Bu kutsal görevi yapmaktan onur duyan değerli insanların başkanlığını yapan Kadıköylü Mustafa Efendiyi 1921 yılında Çine’den Yağcılar köyüne götürerek bir dere içerisinde öldüren Kıllıoğlu Hüseyin Efedir.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Denizli’den Halil Gökdağ anlatımına göre Köpekçi Nuri Efe ile kumar oynarken yaptığı hileden dolayı karışıp müdahale ettiği için Galip hocaya ( Celal Bayar ) silah çekerek öldürmek istemiştir.

20 Haziran 1920 sonrası, Yunan işgal kuvvetleri Köşk cephesine taarruz ile ileri harekata başladığında, sayı ve silah üstünlüğü olan Yunan orduları karşısında tutunamayan askeri ve milis güçlerimiz geri çekilmek zorunda kalmıştır. Demirci Mehmet Efe ve 57. Tümen Kumandanlık karargahı Goncalıya çekilmiştir. Yörük Ali Efe Çine’ye Kıllıoğlu Hüseyin Efe de Yağcılar köyündedir. Kızanları köylerine silahlı olarak dağılmışlar çağrıldıklarında gelmektedirler.

8 Temmuz 1920 günü Söke’den Denizli’ye gitmek üzere yola çıkan Söke’de çalışan Aydın Hakimi Sındırgılı Süreyya Bey, Giritli Hilmi ve Mehmet Ali çavuş olduğu halde yola çıkarlar. Bağarası- Koçarlı yolu ile Çine’ye ulaşmışlardır. Demirci Mehmet Efe’nin hakimi çağırdığı tahmin edilmektedir.

Çine’ye vardıklarında Yörük Ali Efe’yi handa bulurlar. Durumu anlattıktan sonra atlarını binerek yola çıkmak istediklerinde Yörük Ali efe kendilerini uyarır.

“…Çine’den hemen çıkar çıkmaz biraz ötede Muğla yolu üzerinde kulesinde oturan Kıllıoğlu Hüseyin var. Kızanları ile orada oturuyor. Bu herif netamelidir. Size sataşırsa zararı olur. Gece yola çıkmayın.. ”

Bu uyarıyı dinlemeyen Hakim Süreyya ve arkadaşları, Yağcılar köyündeki kule önünde efenin kızanları tarafından durdurulur. Epey sorgu sual edilirler. Aydın Hakimi Süreyya Bey, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile konuşma imkanı bulamadan yollarına devam ederler. Hüseyin Efe, kızanlarıyla hasta olduğu yönünde yalan haberle hakimi kabul etmemiştir.

İkinci Yunan saldırısı sonrasında, Aydın Kuva-yı Milliye cephesinin dağılan birliklerini Sarayköy önlerinde bir cephe kurmak için uğraş veren Muğla ve çevresi kumandanı Kaymakam NURİ BEY, arayış içerisindedir. Çine Heyeti Milliye’den yardım istemiştir. Düşüncesi Kıllıoğlu Hüseyin Efe etrafında toplanabilecek olan Kuva-yı Milliye ve çete artıklarından ulusal bir tabur veya bölük kurularak Sarayköy cephesine göndermektir. Aydın Alayının karargahı Sarayköy- Babadağ arasında bulunan Gerali Köyündedir. Alay Kumandanı olarak Teğmen Necmettin ( Aydınalay )bulunuyordu. Kaymakam Nuri Bey’den kuvvet toplanmasını isteyen o idi.

Çine Heyeti Milliyesi Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin görüşünü alarak Kaymakam Nuri Bey’in istemi doğrultusunda 400-500 kişilik MİLLİ ÇİNE TABURU kurmaya karar verdiler.

“…Nuri Bey taburun kumanda heyetini teşkil edecek bir çok ihtiyat subayla çine’ye geldi. Bunları Çine’de karşıladık. Doğru Yağcılar köyüne Kıllıoğlu Hüseyin Efenin yaptırdığı haneye gittik. Kurul geldi. Orada hep beraber konuştuk. Akşam Ferhat Hoca bir mevlüt okudu. Geceyi orada geçirdik. Sabahleyin Çine’ye geldik. Molla Yusuf hanında konakladık. Taburun Sarayköy’e kadar iaşesini develere yükledik. Yola çıkarıldı. Tabur kasası da temin edildi. Yetecek kadar para kondu.Bir gün sonra Çine milli Taburu dualarla uğurlandı.

Tabur kumandanı ihtiyat mülazim İskender Bey’di. Hikmet Bey’de Kıllıoğlu Hüseyin Efenin yaveri ve emir subayı idi.

Tabur Çubuk Dağına kadar geçtiği yerlerde mahalli halka ağırlık olmayacak efradın ve hayvanların iaşeleri doğrudan doğruya bizim daha evvel yola çıkardığımız şeylerdir.Tabur kasasına koyduğumuz paradan temin olunacaktır… ”

“ Milli Mücadele’de Aydın “ isimli eserin yazarı Çineli Asaf Gökbel, Milli Çine Taburu’nun kuruluşunu yukarıdaki anlatımda görüldüğü gibi değerlendirmekte ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin sonraki günlerde yaptığı hataları eserinde değerlendirip anlatmaktadır.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin kardeşleri Osman ve Mehmet’te yanındadır. Görev yerlerine gitmeleri gerekirken ayrılarak Bozdoğan yöresinde Mayıs 1919 öncelerinde nasıl yaşam sürmüşlerse ayni yaşamı devam etmişlerdir. Köylüleri haraca kestikleri gibi kötülükler yapmaya başlamışlardır.

Bu durumdan şikayetçi olanlar hem Yörük Ali Efeye, hem de Kaymakam Nuri Bey’e şikayet etmişlerdir. Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Sarayköy Cephesinde görev yapmak yerine, Söke- Kuşadası mıntıkalarına geçerek emrine verilen kuvvetlerle Rum ahalinin yoğun olduğu köylerde soygun yapmayı açıktan söylemeye başladığı hissedilince zorla Çubukdağ’da görev başına gönderilmiştir. Ama, oralarda durmayan Kıllıoğlu Hüseyin’in küçük kardeşleri 15-20 atlı kızanlarla geri gelmeleri Çine Heyeti Milliyesini iyice rahatsız etmeye başlamışlardır.

Durum değerlendirmesi sonucu Çine Milli Taburu dağıtıldı. Kıllıoğlu Hüseyin Efe 8 atlısı ile kendi köyü olan Yağcılar köyüne yerleşmeye zorlandı.

1921 yılı efe müfrezelerinin dağıtıldığı ve düzenli ordunun kurulduğu yıl olmuştur. Yağcılar köyündeki Kıllıoğlu Hüseyin Efe boş durmamış eski yaşam şekline dönüş yapmaya başlamıştır.

Şair- yazar büyüğümüz M. Kemal yılmaz “ Umurlu’dan Çıktık Yola “ isimli eserinde Kıllıoğlu Hüseyin Efe için,

“… Çine’li kıllıoğlu Hüseyin Çetesinin adamları, bazı günler Çine hükümet Konağı çevresinde görünmekte, etrafa gözdağı vermeğe çalışmaktadır. Kaymakam bir gün Kıllıoğlu’nun silahlı adamlarından birini yakalatır, elinden silahını aldırır. Sen misin bunu yapan… Kaymakam’ı korkutmak, etkisiz hale getirmek için Kıllıoğlu Hüseyin kolları sıvar. Nihayet 22 Ağustos 1921 günü silahlı adamlarıyla, Hükümet Konağı ile kaymakam evi arasındaki yolları tutar. Konaktan çıkmakta olan Kaymakam kurşun yağmuruna tutulur. Ayağından yaralanır. Kaçmaya çalışırken atılan ikinci kurşunla yere yığılır kalır. Kaymakam İbrahim Ethem Beyin Çine’de tedavisi mümkün değildir. Hükümet Doktoru Fikret Bey çaresizlik içindedir. Çine’de görevli bulunan Karacasulu baytar Nebi oğlu Fuat Beyle Dr. Fikret Bey el ele vererek anestezi yapmadan, bir marangoz testeresiyle, bağırta, bağırta kaymakama ilk müdahalede bulunurlar… O artık Topal Kaymakam’dır.. ”

Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin tükenişi ve sonu :

Gökçen Efe’nin ölüm şekli gibi değişik anlatımlar vardır Kıllıoğlu Hüseyin Efe içinde. Örneklemek gerekirse Mehmet Ekizoğlu’nun “ Yenipazar Avcılık ve Atıcılık spor kulübü bülteninde “ görüldüğü gibi ;

“ ….. Dağda gezen mühim efelerden yalnız iki kişi kalmış Kıllıoğlu Hüsein ve Kozalaklı Mehmet Efeler…

Harpten sonra hükümette bunları takip edecek kuvvet mi var ? Bir kurnazlık edip kellelerini alacak o zaman hükümet.Yörüklerle haber göndermişler bunlara, ( Düze ineni affedeceğiz maaş bağlıyacağız ) diye. Bozdoğanda bir Cuma gününe gün vermişler. Kıllıoğlu ile kozalaklı kızanlarıyla birlikte buluşmuşlar. Kıllıoğlu inmekten yana. Kozalaklı bu oyundan şüphelenmiş ama diğeri ( Hadi len oradan hiç b işe olmaz. Biz kaç hükümet gördük ) deyince üstelememiş. Geçmişler Mardandan Bozdoğan üstüne. Çarşıda dovullar zurnalar çalıyormuş.

Kıllıoğlu;

-Aha işte. Biz iniyoruz diye düğün bayram ediyorlar. De bakem koca Kozalaklı böcelenme gari ! deyip aşağıya seyirtmiş. Kozalaklı arkasından bağırmış.

- Sen git bakalım. Ben bi yol anacığımla helalleşip geleyim. Kozalaklı emniyetli bir tepeye çıkmış beklemeye başlamış. Kıllıoğlu beklemeden ateş gibi Bozdoğan çarşısına varmış. Az sonra aşağıdan silahlar patlamaya başlamış. Kozalaklı kızanlarına dönmüş.

- Gördünüz mü Kıllıoğlunun düğünü oluyor. Demiş kurnaz efe. Hakikaten Kıllıoğlunu orada VURMUŞLAR. …”

Maceracı bir efe olan Kıllıoğlu, efelik törelerine uymadığı ve disiplinsiz davranışları nedeniyle Demirci Mehmet Efe tarafından öldürüldüğü bazı kaynaklara göre bildirilmekte ise de Tekeli İsmail Efe’nin oğlu Saffet Köşklü ve Demirci Mehmet Efe’nin oğlu Avukat Mehmet Demirciefe anlatımlarında Aydın İl Jandarma Alayı 1839- 1970 tarih tutanaklarına göre Jandarma Yüzbaşısı Arap Nuri komutasındaki müfreze tarafından Bozdoğan Belediye binasında 11 kızanı ile birlikte öldürülmüştür.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin öldürülme olayını, saygıdeğer büyüğüm ve ağabeyimin M. Kemal Yılmaz’ın tereddütlü olarak anlattıklarında gerçek payının var olduğunu düşünüyorum. Çünkü ;Kendileri 1921 doğumlu olup aydın ve herkese örnek olacak bir kişidir. Babası ise Jandarma Karakollarında görev yapmış komutan HAKKI ÇAVUŞ’ tur. Hakkı çavuş, ayni zaman Nazilli Jandarma komutanı Arap Yüzbaşı Nuri Bey ile çalışmış ve işgalci Yunan askerlerine karşı savaşmış bir kişidir. Ayni zamanda Yunan işgal kuvvetlerinin bozgun sonucu Anadolu’muzu terk edip giderlerken Köşk Camisine topladıkları Köşk halkını yakarak öldürmek istedikleri sırada Tekeli İsmail Efe ile birlikte kurtaran kişidir.

Anlatımına göre,

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, yeniden şakilik yapmaya başlamıştır. Toplum bu davranışlarından rahatızdır. Bitmez tükenmez şikayetler yağmaktadır Ankara’ya ve Çine’deki Hükümet adamlarına . Nazilli Jandarma komutanı Arap Yüzbaşı Nuri Bey, jandarmaları ile üzerine gitse, yine dağlara çıkacak köylere zarar verecektir. Bir plan düşünür. Kıllıoğlu Hüseyin Efe’yi kendi mıntıkasına çekmek ister.

Hayal mahsulü bir telgraf yazdırır Kıllıoğlu Hüseyin Efe’ye hitaben Mustafa Kemal ağzından. Telgraf meali aşağı yukarı şöyledir. ( Sen, Çine Kaymakamını vurmuş olsan da ben gocunmadım. Sen ulusal bir kahraman efesin. Ne yapsan yeridir. Senin başarılarından dolayı tebrik ediyorum. Yeni görevler vermek istiyorum . )

Böyle bir telgrafın varlığından bahseden ve tebliğ edeceğini bildiren Yüzbaşı Nuri Bey, Kıllıoğlu Hüseyin Efeyi kızanları ile birlikte Bozdoğan’a yemeğe davet eder.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Yüzbaşı Nuri Beyin düğününe giderken Dalama tarafında gece soyulduğunu bildiği için güvenli bir şekilde daveti kabul eder 11 kızanı ile birlikte Yenipazar üzerinden Bozdoğan’a giderler. Bozdoğan Belediye binasında törenle jandarmalar tarafından karşılanırlar. Belediye parkında geç vakitlere kadar içki içerler eğlenirler. Sarhoş olurlar.

Vakit geçtiği için Bozdoğan’da misafir olarak kalmaları istenir. Bu teklif Kıllıoğlu Hüseyin tarafından kabul edilir. Gerek Jandarmalar gerekse efe ve zeybekler silahlarını karşılıklı güven duymak için bir odaya koyarak kapısını kilitlerler. Kapı anahtarı Yüzbaşı Nuri Bey’dedir.

Derin uykuya dalmışlardır. Nuri Bey, kendi kontrolünde mecburi ikamete zorlanan ve korumalarının karavanası Yenipazar Karakolundan çıkan Demirci Mehmet Efe’ye haber ulaştırır. ( Av avucumuzun içinde diyerek ) Demirci Mehmet Efe ile Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin yıldızı hiç barışmamıştır

Demirci Mehmet Efenin kızanları gece Bozdoğan’a gelerek verilen görevi yerine getirirler. Ertesi günü, öldürülen efelerin cesetleri Nazilli sokaklarında dolaştırılır. Olay 1923 yılı başlarında gerçekleşmiştir.

Kıllıoğlu Hüseyin Efe Türküsü

Mardan Dağı sis durur
Yörükleri yas durur
Hüseyin Efe’me yürüdü
Düşmana kan kusturur

Yanıkhan’ın içinde
Yetmiş zeybek yanında
Hüseyin Efe’me yürüdü
Mavzerleri boynunda

Bizim Aydın elleri
Yunan kesti yolları
Silah ettik yürüdük
Kazma, kürek, belleri(*)


KAYNAK: 
Sadettin Demirayak

1 . Kuva-yı Milliye’nin Aydın’ da Doğuşu – Sadettin Demirayak
2. Aydın Milli Cidali ( İstiklal Savaşında ) – Albay Şefik Aker
3. Kurtuluş Savaşında Muğla – Ünal Türkeş
4. Milli Mücadelede Aydın – Asaf Gökbel
5. Milli Mücadelede Çine Heyet-i Milliyesi – Mehmet Başaran

Yazıcıya Gönder
Posted in Etiketler: , | 0 Comments »

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

M ü z i K ü l t ü R. Blogger tarafından desteklenmektedir.